Aşure, kökleri Osmanlı mutfağına dayanan ve geleneksel Türk mutfağının en önemli tatlılarından biridir. Genellikle Muharrem ayında yapılan bu tatlı, bolluğun ve bereketin simgesi olarak kabul edilir. Aşurenin içeriği oldukça zengin olup, içinde buğday, nohut, kuru fasulye, kuru kayısı, kuru üzüm, incir gibi besin değeri yüksek gıdalar bulunur. Şeker ile tatlandırılan bu tatlı, ceviz, fındık, nar ve tarçın gibi malzemelerle süslenerek sunulur.
Aşure yapımı, sabır ve emek gerektiren bir süreçtir. Bu tatlının en önemli noktalarından biri, kullanılacak bakliyatların önceden iyice şişirilmesi ve haşlanmasıdır. Buğday, nohut ve kuru fasulye bir gece önceden suya yatırılır ve ertesi gün ayrı ayrı haşlanır. Daha sonra bütün malzemeler birleştirilerek uzun süre karıştırılır ve kıvam alana kadar pişirilir. Püf noktalarından biri, pişirme sırasında karışımın başından ayrılmamak ve kıvamını iyi ayarlamaktır.
Aşure tarifi yöreden yöreye farklılık gösterse de, genellikle benzer malzemelerle yapılır. Bazı bölgelerde içerisine gül suyu, karanfil veya portakal kabuğu gibi aroma verici malzemeler eklenebilir. Geleneksel aşure sunumunda genellikle nar taneleri, ceviz içi, kuşgözü fındık ve tarçın tercih edilir. Sunum aşamasında malzemelerin dengeli bir şekilde dağıtılması hem görsel hem de lezzet açısından önemlidir.
Sağlık açısından bakıldığında aşure, içeriğindeki bakliyatlar ve kuru meyveler sayesinde protein, lif, vitamin ve mineral bakımından oldukça zengindir. Bu nedenle enerji verici ve tok tutucu bir tatlı olarak da öne çıkar. Aşure, genellikle büyük tencerelerde yapılıp komşu ve akrabalarla paylaşılır, bu da birlik ve dayanışmanın bir göstergesi olarak kabul edilir. Evde yapılacak aşure, malzemelerin dikkatli seçilmesi ve iyi bir kıvam tutturulmasıyla en lezzetli haline ulaşabilir.